Yola çıktığımda yanımda duran kırk senelik fotoğraf üstadı benim ne kadar gergin olduğumdan habersizdi. Uçurtma ustalarının onlara uzanan başka ellerin yardımıyla yapacağı belki de hiç uçmayacaklarından emin olduğum uçurtmalarını ve o minicik engelli bedenleri fotoğraflamaya gidiyordum.
Karşılaşacağım durumun ne olabileceğini tahmin etmekle beraber, bu konuda ki zayıflığım, bilgisizliğim ve kafamdaki yüzlerce soru işaretiyle birlikte nasıl bir duyguya bürüneceğim, kendi benliğimi çok iyi tanıdığımdan dolayı beni oldukça tedirgin etmişti.
Kocaeli Üniversitesi Sivil Havacılık Yüksek Okulu’nun kantin kısmında beni bekleyen 20 kadar engelli çocuk ile uçurtma ustalarının o minicik ellerine yardım eden gönüllü üniversite öğrencileri.
Karma karışık duyguların içinde boğulmuş bedenim, Kantine ilk girişimle beraber Erhan Bey’in yüzündeki ılık gülümsemeyle çoktan yumuşatmıştı. Birbirine beyaz örtülerle bağlanan uzunca masalar üstlerinde hazır bekleyen yüzlerce uçurtma çıtası, el işi kağıtları, makaslar, bantlar, yumak yumak ipliklerle bezenmişti. Hepsinden önemlisi parlayan gözleri tamamlayan o gülen yüzlerle...
Çantamı sırtımdan indirip fotoğraf makinesini çıkardığımda yanımda beliren ve aralarında tek gözlük takan o kız, yarı peltek anlaşılması zor şekilde; ben de çekmek istiyorum.
Lütfen çekebilir miyim lütfen !!!
Tabi ki dedim sevecen bir tavırla, boynuna taktığım fotoğraf makinesinin ağırlığına ve kendi dengesini zor sağlamasına rağmen engelleri erkenden aşmayı başarmıştık bile.
“Yasam Uçurtması” nın ilk kareleri minicik ve engelleri hiçe sayan, fotoğraf makinesini meraklı bakışlarıyla ve küçücük elleri ile kavrayan o kız çocuğundan gelmişti.
Eğer şiirsel ton da ruhunuz varsa, biraz da duygu adamıysanız, Burada onları incitmeden alınabilecek kareleri başlamıştım düşlemeye. Sonrası ise iki yüz kadar yaşam karesi .
O günden bana kalanlara gelecek olursak; Kocaman bir yaşam kaldı. Üstelik üstüne hep artı koyabileceğiniz türden.
Sosyal sorumluluklarımızın hep yanımızda olduğunun farkında olan, Sürekli yadırgayan gözlerle bakan gözlerimizin her an bu tarz bir yaşamın içine girebileceğinin farkına varan, acımak yerine ,onları dramatik bir şekilde afişe etmek yerine, gülen gözlerini ortaya çıkarmak düşüncesi sürekli aklında mevcut , fırsat verildiğinde engellerin ne kadar kolay aşıldığının, hayatının onlara adamış insanların da mevcut olduğunun farkında olan …
Hayat ders vermeye devam ediyor galiba !!!
İçime binlerce sağlam vücudu koysanız bile 20 tane minicik bedenin yaptığı yasam uçurtmaları beni böylesine duygulandıramazdı.
Onlar “Uçurtma ustaları” olarak yanlarındaki ağabeyleri ve ablalarıyla birlikte uçurtmaları yaşama uçurtmaya devam edecekler.
Benim ne yapacağımı ya da o günden sonra ne yaptığımı soran olursa. Gücümün ve duygularımın elverdiğince orada olacağım. Doğum günlerin de, yılbaşı etkinliklerin de, tiyatroların da, engelli koşuların da, onlara dair ne varsa. Tabi ki gönüllü ve de istekli olarak.
Uçurtma Ustaları ;
“Yaşamanın ve nefes almanın bu kadar değerli olduğu bu dünyada Yaşam Uçurtmalarının ucundan hayata tutunmuş aralarında down sendromlu, zihinsel engelli, otistik ve daha birçok sayamadığım engel olan minicik bedenler.”
Beni Uçurtma Ustaları etkinliğinde yalnız bırakmayan kırk yıllık fotoğraf üstadı, Gölcük Fotoğraf ve Sinema Sanatı Derneği başkanı Hadi ARSLAN’ a, etkinliği düzenleyen Kocaeli Üniversitesi Sivil Havacılık Meslek Yüksek Okulu Müdürü Doç. Dr. Erhan BÜTÜN ve gönüllü öğrencilerine ayrıca Gölcük Özel Öncü Ailem Özel Eğitim Okulu öğretmenleri ile onların “Uçurtma Ustalarına” sonsuz teşekkür ederim.
Sevgilerimle Melih SULAR / Temmuz 2009